YAZI DEVRİMİ’NE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER HAKKINDA

Toplumsal yaşantımızı doğrudan etkileyen Yazı Devrimi, Tanzimat’tan beri birçok aydın tarafından dile getirilen ve II. Meşrutiyet yıllarında iyice alevlenen bir sorunun çözüme kavuşturulmuş biçimidir. Uzun yıllardır kangrenleşmiş, bazı aydınlara göre ilerlemenin önünde büyük engel olarak duran alfabe konusu, Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde ciddî planlamayla cesaretle başarıyla sonuçlanmıştır. sadece değişikliği görülmediği, çağdaşlaşmanın ilk basamağı düşünüldüğü için yeni yazıyı toplumun tüm kesimlerine öğretmek adına devletin olanakları seferber edilmiştir. Kısa sürede okur-yazar oranımızda kültür düzeyimizde eskiye sıçrayış görülmüştür. Ne var ki bu artış, dikkate alınmadan Cumhuriyet düşük tonda yapılan eleştiriler, ilerleyen yıllarda özellikle günümüzde çok daha ağır boyutlara ulaşmıştır. Yeni yazıyla cahil bırakıldığı, yabancılaştırıldığı, tarihinden İslamiyet’ten koparıldığı sık ileri sürülmüştür. Toplumun bilgisizlikten neler çektiğini iyi bilen kadrosu, dilimizin, kültürümüzün, tarihimizin bilimsel yöntemlerle araştırılması çeşitli kurumlar kurmanın yanında İslamiyet’in doğru öğrenilmesi öğretilmesi de önemli adımlar atmıştır. Latin kökenli Türk yazısı, cehaletle savaşın en silahı görülmüş, çağdaş uygarlığa giden yolun başlangıcı sayılmıştır. Bu yazı, Devrimi’ne eleştiri getirenlere yanıt vermenin genel anlamda konuyla ilgili bilgileri tazeleme, hatırlatma amacına yöneliktir.